“Günahlarımla boyanmış
Bir hayat var kalan geriye
Gözyaşlarıyla yazılmış her satır sözlerimde
Direniyorum acılarına yine dünya
Yalanmış aşkların da
İnadına yaşıyorum ama sorma
Kıyamet ortasında!”

Bu yazı kader mahkûmları için kaleme alınmıştır…

Hiçbir zaman kendimi bir yere ait hissetmedim. Ben buyum diyemedim… Ama kesin emin olduğum bir şey varsa o da “liberal” olduğumdur. Uçsuz bucaksız bozkırlarda koşan atları hayranlıkla izlerim. Bu yüzden insanların hayatlarını istedikleri şekilde yaşamaları taraftarıyım. Ve her şeyden önemlisi gerçek aşk’lara da büyük saygım var

Sosyal medyada bir video milyonlarca insana ulaştı ve yer yerinden oynadı. Transseksüel Eylül Cansın veya bilinen ismiyle Mehtap Deniz..İstanbul’daki Boğaziçi Köprüsü’nden intihar edip ölmeden önce son sözlerini bizlere bu şekilde duyurdu.

Kimileri çok üzüldü kimileri ise “-Beter olsun!” diyerek içlerindekini kustular ve ben anladım ki “Liberalizm” denen şey Edirne sınır kapısından daha benim ülkeme girmemiş

“Yapamadım. İzin vermediler” diyerek ölmeden önce konuşuyordu. Hayat ona ağır gelmişti artık. Dünya üzerindeki imtihanına yenilmişti ve tutunacak son kişi belki de taksi şoförüydü ama o da merhametten (!) nasibini almamıştı

Tam dört defa izledim konuşmasını ve en sonunda sigara yaktırdı bana… Bizler ruhlarımıza daha cinsiyet belirleyememişken o her ikisi ile mücadele veriyordu. İnsanlar ona hastalıklı gibi bakıp helalinden iş vermek yerine penis’lerini vermeyi tercih ediyorlardı. Yazık öyle gençti ki daha… Kendine yetebilmesi için bedenini satmaktan başka bir çaresi yoktu.

Şimdi diyeceksiniz ki;

“- Sen hiç fotoğraflarını gördün mü? Hiç de bu hayattan nefret eder bir hali yok!”

Zannediyor musunuz ki; İnsanlar Facebook’taki kadar mutlu, Twitter’daki kadar cesur veya Instagram’daki kadar güzel!

Mehtap Deniz de sosyal medya dünyasında kendince bir pay edinmeye çalışıyordu belli ki…

Satılmış insanların o……u ruhlarına mükemmel suratlar çizdiği günümüzde en azından ne olduğunu biliyor ve kabul ediyordu. Ne ise oydu…

Bu kavram bir kadına en büyük hakaret ve küfür olarak kabul edilir toplumumuzda. Hâlbuki erkekler gerçekten adam olsalar ne kadınlar o……u olur ne de bu dünyaya satılık o……u çocukları gelir… Ve adalet denen kör hâkim öyle bir değneksiz ki; ünlü bir iş adamının kendinden 35 yaş küçük sevgilisinden evlilik dışı bir çocuğu olunca aşk’ın meyvesioluyor ama Esenyurt’ta aynı durumda doğan Rojda’nın bebeğine piç deniyor!

Zenginin köpeğine verdiği sütü fakirin bebeği içemiyorsa çomağına işemek lazım bu çivisi çıkmış dünyanın!

Kerhanelere kimse gitmesin… Bu dünya düzeninde hepinizin ebesini belliyorlar zaten. Zengin bir koca bulduğunda kızlık zarı diktirmek için doktorlara tonla para harcayan Etiler’deki Selen mutlu mesut bir hayat sürer iken Fikirtepe’de tecavüze uğrayan kızı dul ve 3 çocuklu bir adamla evlendirirler. Bu yüzden kimse “Ben çok dürüstüm” demesin!

Hatta onu da geçtim…

Milyon tane adamla cinsel ilişki yaşamış bir manken daha sonra evlendiğinde İngiltere Prens’i William’ın eşi Cambridge düşesi Kate Middleton gibi davranıp insanları aptal yerine koyarken genelevde hiçbir güvencesi olmayan vesikasıyla kader mahkûmu kadınları daha dürüst bulurum ben! Bu yüzden kime “Seni Seviyorum” dediğinize dikkat edin… O kişi ağzı gevşek yüreği yavşak olmasın

Sedat Peker’in sevdiğim bir sözü vardır

“Bir piç olup imparator olmaktansa onurlu bir hiç olmayı tercih ederim !” der

Mehtap Deniz de onuruyla hiç olmaya giderken herkesi Allah (cc)’a havale ediyordu

Onun inancı var mı ki? Diye sorgulayanları duyar gibiyim.

Peygamber efendimiz (sav) der ki;

“Bir insan eğer kâfirse ananız veya babanız bile olsa onun kanı size helaldir”

Travesti Müslüman değil mi? Kâfir değil ki… Belki tövbe edecek ve göreceğiniz bir çok alimden daha büyük ilim sahibi olacak. Bilemezsiniz…

Bu yüzden kınamayınız! Çünkü kınadığınız şey başınıza gelmeden ölmeyeceksiniz…

Ve ölen kardeşimiz eğer bizi duyuyorsa…

“Özür dileriz. Sana sahip çıkamadık… Allah (cc) varsa kabir azabını silsin!”

Sevgilerimle…