Ben Kosovalıyım… “-Mama” demeden önce “- Savaş” demişim! Ömrüm Balkan harbinden itibaren bir sürü savaş hikayelerini dinlemekle geçti. En basiti Hüso yani babam 80 yaşında ve 2.Dünya Savaşı’nda Bursa’ya 4 yaşındayken iltica etmiş. Babama ne zaman sıkıntımı anlatsam bana laf sokar. “- Sizde zorluk mu gördünüz? Didem, biz fakir değil çok fakirdik. Bizler savaş gördük. Soğanın suyuna ekmek banardık” diye bir başlar anlatmaya… Mevzu Turgut Özal’a kadar gelir. Bende uykusuzluğa yenilerek gider yatarım. Bilen bilir; Arnavut’lar sinirli ve bildiğin deli oluruz. Gözlerimizin akı kızarır ve ejderha gibi ateş püskürtürüz. Olayın gidişatı ve sonucu ne olursa olsun bildiğimizden de şaşmayız. Bunu çok iyi idrak etmiş olan Osmanlı Devleti, Haçlı Seferlerini durdurmak için iskan politikası gereği kritik noktalara yerleştirdiği biz Dizdar’ları ömrü boyunca hak ettiği değeri vermiştir. Shqiptar (Arnavut) damarım tutunca ilk söylediğim cümle genelde;

“ Yedin mi lan sen Arnavut Ciğeri?”

Bu huyum yüzünden başım hiç beladan kurtulmaz. Kendimi bildim bileli annemle babam olaya bulaşmayım diye didinip durdu.

Darbe olduğu gece bankalara koşan mı dersin, marketlere giden mi dersin… Ben ise ruh hastası sakinliğinde haberleri takip ediyorum. Aklıma ilk gelen ailemi ve sevdiklerimi alıp Kosova’ya iltica etmekti. Bunun sebebi çocukluğumdan beri dinlediğim hikayeler… çünkü iç savaşın sonuçlarını çok iyi biliyordum. Savaş görmüş ailelerin çocuklarına sorun. Hepsi şu cevabı verecektir. “Allah düşmanıma vermesin”

Şimdi eğer geri zekâlı gibi komplo teorileriniz bittiyse… Gerçeklere dönelim! Yukarda yazdıklarımı iyi okuyun ve şunu herkes çok iyi bilsin. Lafım özellikle körü körüne Tayyip Erdoğan’a saldırıp, aptal aptal yorum yapanlara.. Yok askerin kafası kesildi, yok öyle oldu, yok böyle oldu? Bu darbe gerçekleşseydi iç savaşın start düğmesine basılacaktı. Farkında mısınız acaba? Irak, Libya ve Suriye’den sonra sıra bize gelecekti. O kopan kafalar top diye tek kale maçta kullanılacaktı!Ama emperyalist güçlerin özellikle Amerika’nın hayalleri suya düştü. 16 yıldır ellerimi masaya vurarak anlattığım bir şey var… Allah aşkına, Fethullah Gülen’in yaşadığı eyaletin bir tarihine bakalım;

Pensilvanya adı İngiliz Amirali William Penn’in soyadı ve ormanlık alan (woodland) anlamındaki “sylvania” kelimesinin İngiliz kralı II. Charles tarafından birleştirilmesi ile türemiştir.

Sorarım size;

1- Hangi kendini Şeyh ilan etmiş veya kendine Hoca sıfatını layık görmüş bir insan, İlluminati denen dünyayı kana bulamaya yemin etmiş bir grubun içindeki İngiltere tarafından oluşturulmuş bir eyalete sığınır? Buna imanı ve Müslümanlığı nasıl müsaade eder? Vicdanı nerededir?

2- Pensilvanya, Amerika’nın tam ortasında. Her yere yakın… New York’a arabayla 4 saat yani 11 Eylül saldırılarının olduğu şehire…

Amerika’nın başkenti neresi? Washington DC… Pekiiiii, Savunma Bakanlığı nerede? Pentagon’da… O nerede? Yine Washington’da. Fetullah Gülen’in yaşadığı eyalet buraya da yakın!
Kafanızı önünüze alıp düşünün şimdi… Bu adam normal mi?
Gerçek avaz avaz bağırmıyor mu?
Bu adamın CIA ajanı olduğu ve Türkiye Cumhuriyeti’ni din, güç ve para sömürüsü adı altında içten içe yıkmak için görevlendirildiği çok belli değil mi?

Ben vatanın ve milletin hayrı neredeyse orada duran bir yazar ve vatanseverim.

Bu zamana kadar Tayyip Erdoğan’ı acımasızca da eleştirdim.

Ama bu durumun ciddiyetini anlamadan Cumhurbaşkanı hakkında komplo teorileri üretmek, vatana ihanettir!!

Bu süre zarfında kendisini soğukkanlılığı için tebrik ederim. Ama eleştirdiğim önemli bir konu var.

Sayın cumhurbaşkanım,

Cami’de şehitlerin tabutu başında elinizde mikrofon cemaate seçim propagandası yapar gibi konuşmak yakıştı mı?

Sizin her daim bu tavır ve tutumunuz size zarar veriyor. Bunu ne zaman göreceksiniz?

Ben sizin Belediye Başkanı olduğunuz halinizi özlüyorum.O zamanlar ortaokula giden ben…

Davanıza olan inancınız ve bir şiir okudunuz diye dimdik hapishaneye girdiğiniz zamanlardaki genç adamı arıyorum. Mütevazı, duygusal ve sevecen adamı…

Biliyoruz, bu zaman zarfında köprünün altından çok sular aktı.Ama yine de ekranlardan izlediğim insanın sizin özünüz olduğuna inanmak istemiyorum

Bu agresif halleriniz yüzünden ne kadar boş beleş insan varsa saçma sapan komplo teorileri üretiyorlar.

Bunlardan bir tanesi de Başkanlık uğruna asıl vatanı sizin sattığınızı savunuyorlar.

Sizden ricam;

Belediye Başkanı olduğunuz dönemdeki o gözü pek ama uzlaştırıcı adamı geri getirin. Yani özünüzü…

Saygı ve sevgilerimle…