“Aşka uçma kanatların yanar” demiş Sadi Şirazi.

“Aşka uçmadıktan sonra kanatlar neye yarar?” diye cevap vermiş, Rumi…

Son olarak “Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar?” tamamlamış Yunus Emre.

Buz gibi havada adımlarımı sokaklarda atarken bu üç cümleyi sık düşünür oldum. Göğsümde kanat çırpıntıları ile uyanıyorum bu aralar. Birine hem çok kızıp hem de sevdiğiniz oldu mu? İşte bende bu duygu karmaşası içerisinde bazen yirmi yıl öncesine bazen de günümüze dönüyorum. Kahvemin kokusu genzime dolana kadar tek bir noktaya sabitlenip düşünüyorum. Hiç olmadığım kadar sinirli, hiç olmadığım kadar hayat denen dava içerisindeyim bu aralar…

Bir insanın hayatında en önemli şey ne olabilir? Bence özgürlüğü…

Cezaevinde kader mahkûmu insanları düşünüyorum… Arkasında bıraktığı minik çocuklarını, özgürce mavi gökyüzünün altında yürümenin insanın bağrında nasıl özlemle kaldığını… Sevdiklerine anlatmak istediğin şeylerin sadece kırk beş dakikaya sığıştırıldığı anlar içerisinde su gibi akıp giden zamanı… Koskoca özlemler, birbiriyle yarışan kelimeler, arada soğuk bir cam, sönen ışıklar… İç dünyadan çalan ince çalan bir saz…

“ sen gönlünü bana çok gördün ama… Al bu gönlüm, naçar gönlüm, deli gönlüm sana hediyem olsun… ”

Yaşamın kıyısında nefes almanın acizliğini ne kadar savunsanız da, kaderin üstünde bir kader daha olduğunu kimse unutmasın… Olmaz dediğiniz ne varsa olur! Çok sevme nefret edersin, nefret etme çok seversin demiş Peygamber efendimiz… Ne güzel söylemiş…

Eski Yunan düşünür Platon’a göre adalet en yüce erdemlerden biri olup, insanın ve devletin temel davranış kuralıdır.

Aristoteles’in hareket noktasını ise eşitlik kavramı oluşturur. Ona göre, herkese eşit davranmak adalet için yeterli değildir. Bir hukuk düzeni güçsüzleri koruduğu ölçüde adaletli olabilir.

Bana göre ise; bu dünyanın adaleti olmadığıdır! Eğer birazcık varsa güçsüzlerin korunduğu, haklıların ise hukukun üstünlüğü içerisinde var olmasıdır tek temennim…

Buradan tüm kader mahkûmu olan cezaevindeki kardeşlerime sesleniyorum;

“Kaderin üstünde de bir kader vardır. İnanın demiş, inandıkça üstün olan sizsiniz. Gecenin en korkutucu anı şafaktan önce olan andır. Sütün içine düşen toz tanesi, sütün beyaz olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.”

Daha güzel ve adaletli bir ülke için…

Allah (cc)’a emanet olun…

Sevgilerimle